pushing daisies

• (bkz: pushing up daisies)
• (bkz: can't touch this)
• izleyeni neşelendiren, iyi şeyler düşünmeye iten, eğlendiren; mesaj kaygılı sürüyle dizi arasında kafanızı boşaltmanıza yarayacak tatlılıkta ve güzellikte yeni abc dizisi.. çok canlı renklere sahip diziler ve filmlere karşı yıkamadığım bir önyargım var. bu sefer de bu diziyi olması gerekenden çok sonra farketmeme neden oldu bu... bilseydim ki canlı canlı renklerle bezenmiş, masalsı, naif bir hikaye beni bekliyor, durur muydum ben be?! the hitchhiker s guide to the galaxy'deki rehberin sesini andıran oldukça esprili bir dış sesin eşliğiyle, dizinin masalsı havası daha bir katmerlenmiş.
  
  lee pace.. ned karakteri onun için yazılmış sanki (ki zaten wonderfalls'te de bryan fuller ile çalışmışlığı varmış). lütuf mu lanet mi olduğu anlaşılmayan gücüyle nasıl başa çıkacağını pek bilmeyen bu nedenle kendisini hayattan soyutlamayı seçmiş ned'e karşı daha en başından sempati beslemeye başlıyorsunuz, adam çok tatlı bir kere, esprili, vs... (hemen ilk bölümden alıp eve götüresim geldi be.. )anna friel.. sadece güzel ve tatlı yüzünü izleseniz bile yetebilecek bir kadın.. chi mcbride ise, senelerce ciddi gözükmeseymiş, ciddi rollerde oynamasaymış keşke dedirtecek kadar eğlenceli bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.
  
  kısacası tatlı, saf, eğlenceli, masal gibi olması nedeniyle çekimine kapılmamanın neredeyse imkansız olduğu bir dizi olmuş bu.. bayıldım ...
• televizyon camiasına ''ulan uğraştınız uğraştınız öğrendiniz sonunda şu işi'' dedirtmiş inanılmaz dizidir.
• windows xp'den sonra interneti kaplayan jelibon tarzinda renklerden ikonlar ve butonlar tadinda amelie, lemony snicket s a series of unfortunate events, ve the hitchhiker s guide to the galaxy'den carpma bir dizi. hani eskiden mutfaklardaki masalara genis tabaklarda koyduklari enfes plastik meyvalar veya yalanci candy gibin bisii... isir-isir, izle-izle ayni plastik tad geliyor.... olmamis.
  
  birinci bolumde "hadi baslangictir, elleme muhsin anlatsin" tadinda arkadan gelen sesi dinledik de, ikinci bolumde ""eoh, eytere be!" dedirtti. iki satir repligi olan kizimiz ve oglumuzun ortaokula giden utangac japon bebeleri gibi platonik platonik bakisip biblo gibi dokanmadan kaynasmalari (aslinda dokunamadiklarindan kaynasamamalari) bir sure sonra bizi bezdirdi. kizin da sirin ama her ota boka burnunu sokan cinsten bir guzel olmasi ise ayri bir iticilik katmiyor degil. adam arabada otur dediyse bir kere de kicini kir da arabada otur be kadin! bi daha elim kolum degerse geberecen geri zekali! tobe estafirullah, soyletiyo adami mubarek ramazan ramazan....
  
  amerikan televizyonlarinin "seks ayaga dustu, satmaz oldu, gerilimli sirin flort verelim" deyu maziye donusu mudur bilinmez. ancak, uzun omurlu bir yapim olacagi konusunda ciddi suphelerim var.
  
  not: kesinlikle ya yapimcinin veya yonetmenin gogus takintisi var. derin dekolteli super push up sutyenli kadinlar kaplamis ortaligi. kameraya degecek nerdeyse lan...
• (bkz: süper olay)
• - bu dizi ve bilhassa bu dizideki kadin benim fena sekilde sinirlerime dokunmaya basladi. kadin bok niyetine belaya basmis gibi ayakkabisina yapisan musibeti her bi halta bulastirmayi ustalikla basariyor. dedektifi oynayan chi mcbride'a gidip gozlerinden opesim, "i hear ya' brother!" diyesim geliyor. zaten oluden dunyaya donmussun, mutesekkir ol ve orayi burayi gucuklayip ortaligi birbirine katma! bi rahat dur be kadin!
  - but, their love is so cuuute... (burasi legally blonde gibi soylenecek)
  - oh, shut up! (burasi ingiliz aksaniyla soylenecek)
  - hih!
  - bu arada kadinlarin gogus dekoltelerine dikkat! her bolumde daha da goze batacak sekilde belirginlesiyorlar...
  - ay, hadi ordan, duygusuz sapik!
• (bkz: pull my daisy)
• ilk bölümünden sonra ''acaba tek atımlık mıydı?'' diye düşünenlere ikinci bölüm muhteşem bir şekilde ''hiçööşeyour mu?'' cevabını yapıştırmıştır. manyak süper bi dizidir.
• böyle giderse her bölümü , bir öncekini aşacak, karakterlerinin herbiri bir bölüm önceki hallerinden daha semaptik, daha *olmuş* gelecek dizidir.
  
  öyle bir dizidir ki, harbiden, tam manasıyla, "anlatılmaz yaşanır"